Korkut Ata/Dede Korkut der ki: o, çobandan olma, Peri Kızı’ndan doğmadır. Kılıç kesmez, ok işlemez. Basat adlı yiğit bir Oğuz beyi ortaya çıkana dek, birçok Oğuz beyini öldürmüş canavardır.
“Sık orman gibi sakallı
İtibarlı Kan Kapçıgay’ın
Alnının ortasında
Yalnızca bir gözü varmış”
//
“Mekanı dağ, mağara ve orman olan Tepegöz; mitolojik sembolizmaya göre düzenli dünyaya karşı dağıtıcı konumda olan kaos ve şeytani dünyayı sembolize etmektedir. Onun doğduğu yer, çeşme veya bulak başıdır. Yeraltı dünyasının sahibi olan Tepegöz, tüm nitelikleriyle öbür dünyanın işaretlerini taşır ve mitolojik Ulu Ana bütüncülünün birçok çizgilerini kendinde birleştirir. Bu anlamda Türk kültürü, Şaman/Kam duaları, mitolojik inanç ve demonolojik inanışlardaki Tepegöz motifi, kökenine göre yeraltı dünyasının sahibi motifine bağlanır.” – Celal Beydili – Türk Mitolojisi
Oğuzname‘ye göre Tepegöz denilen bu kimse, Türklerin yurtlarını harap edip; kişileri tepelemiştir. Çirkin, iğrenç ve tepesinde tek gözü olan bu yaratığa ne kılıç, ne de kargı işlemez imiş. Bu yaratığı yok etmenin tek yolu, tek gözünü oymak imiş.
Dede Korkut hikayelerinde ondan şöyle bahsedilir:
“Bir gün Oğuz üzerine düşmanlar gelip, bir karışıklık yaratıp kaçtılar. Bu esnada, Aruz Koca‘nın yere düşen oğlunu, bir aslancık kapıp kendi yuvasına götürdü. Aradan yıllar geçti. Aslana benzer bir adam, sürekli Oğuz atlarına saldırıyordu. Aruz Koca anladı ki bu oğludur. Oğlanı tutup getirdiler. Yedirdiler, içirdiler lakin durmayıp kaçtı. Kaç defa getirdilerse o kadar kaçtı. En son Dedem Korkut konuştu, adını da Basat koydu. Basat, kaçmaktan vazgeçti.
Bir gün Oğuz yaylaya göçtü. Yaylada bir çoban bir Peri Kızı ile yattı. Bir yıl sonra peri kızı getirip oraya bir paket bıraktı. Paket vurdukça büyüdü. İçinden bir gözü tepesinde olan bir yaratık çıktı. Aruz Koca, Bayındır Han’a dedi ki:
‘Han’ım, ver bunu benim Basat’la beraber büyüteyim.’
Han izin verince alıp evine getirdi. Bir süt anne tuttular. Üç emmede canını aldı. Kaç dadı getirdilerse eme eme öldürdü. Neticede sütle beslemeye karar verdiler. Ancak günde bir kazan süt yetmiyordu. Büyüdükçe ele avuca sığmaz bir yaramaz oldu. Bütün oba elinden yaka silkti.
Aruz Koca onu evden kovdu. Anası gelip Tepegöz’ün parmağına bir yüzük taktı. Bundan sonra onu kılıç kesmeyecek, ok batmayacaktı.
Tepegöz eşkıyalığa başladı. Üstüne nice savaşçılar vardı, baş edemediler. Cümle Oğuz ilini haraca bağladı. Her kapıdan hizmetçi aldı. Sıra Basat’a geldi. Atasının, anasının elini öpüp helalleşti. Tepegöz’ün yakınına gelince, birkaç ok attı, çarptı kırıldı. Tepegöz farkına varıp Basat’ı tuttuğu gibi çizmesinin içine koydu. Sonra da uyudu. Basat baktı sadece gözünde et var. Kızgın şişi et olan yere soktu. Tepegöz’den bir ses çıktı ki yerler, gökler inledi. Basat kaçtı, Tepegöz peşine düştü. Bir ağıla girdi, koyun kılığına girip kaçtı.
Tepegöz ne yaptıysa Basat ile başa çıkamadı. En sonunda Basat, Tepegöz’ün kendi kılıcıyla boynunu vurdu. Cümle Oğuz, Basat’ı takdir etti.
Dedem Korkut da gelip boy boyladı, soy soyladı, Basat için güzel sözler söyledi.”